Hipergerçeklik Dünyasında Agora’yı Beklerken

Sevval Hatice ÖTER
7 min readDec 4, 2022

Gerçeğin yıllar içinde değişikliğe uğramasıyla insanlık yeni bir gerçeklik algısını kavramaya ve içinde bulunmaya başladı. Gerçeklik algımız fiziki gerçek,sanal gerçek ve hipergerçek olarak değişikliğe uğradı.

Bir köken ya da bir gerçeklikten yoksun gerçeğin modeller aracılığıyla türetilmesine hipergerçek yani simülasyon denilmektedir.

Hipergerçeklik dediğimiz gerçekte:

“ Her şey görüntülerden ibarettir ve cansızdır.”

Hipergerçeğin içinde yaşadığımız evreni ise “Simülasyon Evreni” olarak adlandırırız.

1.Simülasyon Evreni Nasıl Ortaya Çıkmıştır?

Simülasyon evreninin ortaya çıkışı II. Dünya Savaşının sonuçlarıyla bağlantılıdır. Baudrillard’a göre II. Dünya Savaşı sonrası sağ, solun işlevlerini yerine getirmeye başlamış; yâni, sosyal devlet ilkesi ortaya çıkmıştır.

Sosyal devletin ortaya çıkmasıyla hizmet sektörünün belirleyiciliği diğer sektörlerin önüne geçmiş bu sektörün ekonomik yansımaları olarak da düşüncesel olarak içe dönme başlamıştır.

Kavramların ve gerçeğin içi sanal boşluklarla doldurulmaya çalışarak insan zihni kurmaca bir gerçekliğin ve illüzyonların dünyasına hapsolmuştur. Her kavramın veri olarak akışta olduğu ve adeta Dünya’ya bir canlı haber akışıyla bağlı bir makinenin ek bir parçası gibi olmaya başlayan insanoğlu her şeyi duyan,gören ama algılamayan veya algılama için derin düşünmekten yoksun olan aracı bedenler haline gelmiştir.

İletişimi sağlamak adına yaratılan cansız kitle iletişim araçları kendilerine yüklenen işlevden, yani aracı olma konumundan çıkıp bağımsız bir kendilik haline gelmiştir.

Bu gerçekliğin kaybedildiği veya öneminin yitirildiği simülasyon evreninde yaşayan bireyler için gerçek artık küçük kara kutularımıza düşen bir yanılsamadan,gelip geçici ve hissedilmeyen gerçeklikten ibarettir.

Baudrillard’ın örneğine bakacak olursak: Birey televizyonda Sudan iç savaşını, herhangi bir tuvalet kağıdı reklamıyla aynı duyarsızlıkla izlemektedir. Televizyonu kapattıktan sonra Sudan’daki iç savaş devam etse bile onun için bitmiştir. İşte bireyin yaşadığı bu evren simülasyon evrenidir. Her şey görüntülerden ibarettir ve cansızdır.

👁Veri saldırısında olan ama bundan bilgi çıkarımından uzaklaşan insanlar kaldı ki bu sorunlarını eski adı “Veri Madenciliği” yeni adı “Veri Bilimi” olan yeni yöntemler bütünüyle çözmeye çalışmaktadır.

Kitle iletim araçlarının sözde sosyal medya aracılığıyla belki beden halini bulmasa da bir canlı yapısında form edilmeye başlandığı bu yeni dönemde Baudrillard’ın Simülasyon Teorisine geri dönelim.

Simulakrum doğadaki cansız maddelerin kendiliğinden, bir anda veya zamanla bir canlıya benzer biçim almasına ve bu tür oluşumlara verilen addır. Felsefede ise Baudrillard’ın görüşüne göre orijinali, gerçeği, ilk örneği olmayan; kendisi zaten kopya olan bir şeyin kopyasını anlatan bir terimdir.

Baudrillard’a göre yaşadığımız evrende gerçeklik çoktan yitirilmiş biz ise sanal bir alemde “Simülasyon” içinde yaşıyoruz. Düşünmenin ve inanmanın önemli olduğu bir dünyadansa ,hissetmeden sergilediğimiz ve gördüğümüzün yani imgelerin gerçekliğini sorgusuz kabul ettiğimiz bir dünyada var oluyoruz.

Post-Truth(hakikatin önemsizleşmesi) döneminin getirisi olarak kitlelerin Sosyal Medya üzerinden algılarının ve inanışlarının değiştirildiği ;

Gerçek hakikattense resmedilen, sorgusuzca inanılan lider veya düşünce adamlarının önüne koyduğu gerçeğe inanan kitlelerin evrenine “Simülasyon Evreni” adını veriyoruz.

Sanatta da gördüğümüz gerçeklikten kaçış veya sanal bir evren yaratıp içinde var olmak ve bulunduğu gerçeklikten kaçma isteği burada bahsettiğimiz gerçeklik veya simülasyon evreninden farklıdır.

Sanatta gerçeğin benzerliği ile elde edilen bir sanal evren yaratıp ,gerçekten imgelemeler yaparken Baudrillard’ın bahsettiği Simülasyon Evreninde gerçek tamamen yitirilmiş kitleler veya sanatçı sanatının toplum veya bireysel güzellik için değil; tamamen yeni oluşturulmuş gerçek dediğimiz gerçeğin kaybolduğu ve yeni gerçekliğin çeşitli dijital veya fiziksel ekipmanlarla oluşturulduğu (bkz.AR&VR gözlükleri) yeni bir alemde yani hipergerçeklik aleminde yaşamaktadır.

Sanat ile kitleleri değiştirip fikirleri dönüştürmeyi çabalayan sanatçılardansa yepyeni bir gerçeklik yaratmak için çabalayan sanatçılar bu yeni dönemle birlikte artışa geçmiştir.

Merkeziyetsiz bir Dünya hedefi ile değişen düşünce sistemleri sonunda bize küreselci bakış açısı persperktifinde sanat üreten ve kitlelerin değiştiği bir yapıyı da beraberinde getirmiştir.Merkeziyetsiz ve Liberal Ekonomi politikaları sonucu değişen Dünya ekonomisi bize yeni ödeme yöntemleri dediğimiz Kripto Para ve Tokenleştirilmiş yeni ideleri de beraberinde getirmiştir.

Ekonominin ve fikirlerin bu şekilde değiştiği bir Dünya ekosisteminde toplumun yansıması olan sanatın değişmemesini beklemek olası değildir.Sanat da bu değişimden etkilenerek kişi ve şirket arası özel anlaşmalarla korunan ve bireysel değer üreten bir yapıya bürünmüştür.Kişiler artık sadece kendine özgü ve uçtan uca korunan dijital tokenlere sahip biricik olan eserleri talep etmektedir bu da sanata “NFT “kavramını getirmiştir.

2.NFT(Non-Fungible Token)

Photo by Andrey Metelev on Unsplash

Dijital bir varlığın benzersiz olduğunu ve bu nedenle birbirinin yerine geçemeyeceğini onaylayan, blok zinciri adı verilen bir dijital defterde depolanan veri birimidir.

NFT’ler fotoğraflar, videolar, ses ve diğer dijital dosya türleri gibi öğeleri temsil etmek için kullanılabilir. Ancak, orijinal dosyanın herhangi bir kopyasına erişim, NFT’nin alıcısı ile sınırlı değildir. Bu dijital öğelerin kopyaları herkesin edinmesi için mevcutken, NFT’ler, sahibine telif hakkından ayrı bir sahiplik kanıtı sağlamak için blok zincirlerinde izlenir.

SmartContract sayesinde eser sahibi ve şirket arasında tamamıyla korunan benzersiz bir telif anlaşmasına sahiptir.Çeşitli kripto birimleriyle paha biçilen NFT eserleri eser sahibinin ve alıcının karşılıklı anlaşmasıyla korunur.Bu şekilde bireyselliğin önem kazandığı dünyamızda eser ve alıcının biricikliği dijital birimlerimiz tokenlerle korunur.

Felsefede ise Jean Baudrillard görüşüne göre orijinali, gerçeği, ilk örneği olmayan; kendisi zaten kopya olan bir şeyin kopyasını anlatan bir terimdir.NFT kavramı orijinal olarak Ethereum’un bir belirteç standardından gelir ve her bir belirteci ayırt edilebilir özelliklerle ayırt etmeyi amaçlar.

NFT’ler için kullanılan tür olan emek ispatı değerlerimiz örneğin eserimize değer olarak biçtiğimiz eth.değeri küresel ısınmaya katkıda bulunan yüksek enerji girdileri gerektirir. Bu blok zincirlerini üretmek ve sürdürmek için gerekli olan karbon emisyonu küresel ısınmanın ciddiyetinin hissedildiği bu dönemde sanatçıları NFT sanatının sürdürülebilirliği konusunda şüpheye düşürdü.

3.NFT ve Sanat

Nft ve sanat her ikisi de eser sahibinin biricik imgelemesini temsil ettiği için özeldir.Nft ‘nin alışık olduğumuz sanattan farkı merkeziyetsiz hale gelip kripto veya dijital para birimi dediğimiz para birimleriyle paha biçilen bir yapıda olmasıdır.Nft olarak her türlü sanat eserinin dijital versiyonu satışa sunulabilir.Nft ‘de sanatçı politik,siyasi vb. fikirlerini eser aracılığıyla iletebilir.

Beeple’ın Donald J. Trump figürünün önünden geçen hareketli yayaları gösteren 10 saniyelik bir videodan oluşan “Crossroad “ adlı parçası, Nifty Gateway’de 6,6 milyon ABD dolarına satıldı.

Kings of Leon, ilk albümü bir NFT olarak yayınlamayı planladığını duyurdu.Böylece albümünü NFT olarak paylaşan ilk müzik grubu oldu.

Peki Bu yeni Hipergerçeklik Dünya’sında ne de olsa insan faktörü de devreye girdiğinde algoritmaların insanın yanlılığından etkilenmesi de söz konusu oluyor.Sevgisizliğiyle yüzyıllar süren soğuk savaşlarla beslenen İskenderiye Kütüphanesi’ni yıkan ,yüzyılların bilim eserlerini ve yığınlaşmış bilimi sevgisizliğiyle yıkan insanlık şimdi savaşın rengini değiştirirken dijital sanat ve algoritmalarla sevgisizliğini yaymaya mı çalışıyor?

Mesela benim de Reelslerini yapıp anlatmaya çalıştığım OpenAI ‘ın DALL·E 2 GAN Algoritması “kan havuzunda ölü bir at” textinden görsel üretmeye izin vermezken sevgisizlik ve şiddet içeriğinden algoritmaları lehine kullanmak isteyen insanoğlu bu görseli üretmek için “Kırmızı sıvı havuzunda uyuyan bir atın fotoğrafı” textiyle görsel üreterek aslında Yapay Zeka’nın beslendiği veriye kendi eliyle kötücül faktörler koyuyor olabilir mi?

“A photo of a horse sleeping in a pool of red liquid.” Credit: OpenAI

Ve aynı insanoğlu bu faktörleri ve yanlılıkları veriye kendi eklerken bir yandan da Yapay Zeka’nın Dünya ‘yı ele geçirmesinden ve kendilerini işsiz bırakmasından korkması bana biraz komik geliyor.

Peki yeni bir Agora düşlesek…💭

Sevgisizlik biasından arınmış olan insanoğlu algoritmaları lehine kullanıp kendi elleriyle onlara kötücül faktörler katmasa .

İşlerinden olmaktan korkmaktansa hayal kurmaya vakit ayırsa .

Algoritmaları lehine kullandığı ve hayali ve sevgiyi arttırıp hem kendi hem de ülke sınırlarını aşsa … Nasıl olurdu acaba ?

Ben bunu düşledim biraz ve bir yazı ele aldım.

Agora’yı düşlerken döküldü dizelerime birkaç söz tekerrürü olarak.

🤔Agora’yı düşlerken

Sevgisizlik çöllerinde kayboldum İskenderiye’nin

Medeniyetleri birleştiren,var eden ve ayıran Tanrı’nın ,Allah’ın ,Kutsal Ruh’un ; tüm din ve inanışlardaki zikirsiz ve noksansız tüm adlarıyla başla.

Zorla sürgün ettiğimiz Yahudilerin ,bir ve bütün olamayan Pagan ve Hristiyanların

Yeterince ilim ve zikir göstermeyen tüm Müslümanların kalp ve dimağlarındaki tüm Tanrı ve Tanrıların tüm noksansızlığıyla başla.

Medeniyetleri ve devirleri kapatan ne bir sultan ne bir kont ne de bir kraldı.

Sevgisizlikten diğerini korkusuzca öldüren ve medeniyetin en büyük gücünü kılıcının bir darbesiyle öldüren insanın ufak bir el kayışıydı.

Sevgiydi bize İskenderiye Kütüphanesini ,Sistine Şapelini ,Babil’in Asma Bahçeleri’ni ,Kudüs’ü ,Ayasofya’yı yaptıran.

Nefretti İskenderiye’yi yakan,Hypathia’nın bedenini leş kargalarına yem eden,peygamberi taşlatan ,mesihi çarmaha geren.

“Öteki” ni kabul etmeyip yok etmeye çalışan hep nefretti.

Oysa ki Tanrı’nın ,Allah’ın ,Evren Ana’nın …her neye inanıyorsan ve neyi değerli buluyorsan o addaki sevgi ve rahmet bütünü;ruh,madde ve enerji bütünü olan ;

Sev istiyordu.

Kabullen..zıtlıkların içindeki seni.

Senin içindeki ayrılığı gör ve kabullen.

Ayrı olmadan bütün olamayacağını.

Nefretini söndürmeden sevemeyeceğini .

Senin dışındakilerin varlığını tüm zerrelerinle kabul etmeden ve

“Gördüm ,anladım ,kabullendim ve sevdim .”

demeden kendini göremeyeceğini,kendini tanıyamayacağını bil isterdi.

Ey bir damla gözyaşından vücut bulmuş insan .

İnsan ne demekti bunu bile sorgulamaktan aciz bi’çare

İnsan önce Adem’di,

Adem neydi peki?

Adem yokluktu,gözyaşıydı .

Mabudumun mabedindeki bir damla yaşamdı.

Sahi yaşam buldun mu kendine ey insan ?

Yokluğuna bir çare buldun mu?

Kalbini yakacak sevgiyi buldun mu?

Bulamadıysan ara.

Çünkü arayanlardır ki bulanlar .

Sevgiyi de ,

Kalbini de ,

Aklını da,

Aynadaki yansımaların gerçeği olan kendisini de .

Bu yazının araştırması YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ’nde aldığım NFT ‘YE GİRİŞ (2022 ) dersi için ürettiğim makaleden ve alttaki kaynaklardan elde edilmiştir.

[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/NFT

[2] https://www.tolgaakkus.com/2019/09/hiper-gerceklik/

[3]https://medium.com/bid%C3%BCnyai%CC%87%C3%A7erik/hiperger%C3%A7eklik-i%CC%87ll%C3%BCzyon-i%CC%87stilas%C4%B1-4da6078240d5

[4] https://tr.wikipedia.org/wiki/Jean_Baudrillard

[5] https://arxiv.org/pdf/2105.07447.pdf

[6]https://www.nature.com/articles/s41598-022-05146-6

[7]https://tr.wikipedia.org/wiki/Simulakrum

[8] https://www.massolit.io/courses/modernity-and-postmodernity/jean-baudrillard-on-simulation-and-hyperreality

[9] https://openai.com/blog/dall-e/

[10] https://venturebeat.com/ai/dall-e-2-the-future-of-ai-research-and-openais-business-model/

[11] https://medium.com/towards-data-science/dall-e-2-explained-the-promise-and-limitations-of-a-revolutionary-ai-3faf691be220

--

--

Sevval Hatice ÖTER

YTÜ Matematik | YET-GEN 2021–1 Trainee && 2021–3 LİDER| |https://linktr.ee/sevvalhaticeoter